Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu; kalıcı ve sürekli dikkatsizlik örüntüsü ve/veya benzer gelişim düzeyindeki bireylere göre daha sık ve aşırı hareketlilik ve dürtüselliğin olması olarak tanımlanır. Günümüzde oldukça yaygın konulan bir tanıdır. Tıbbi bir tanı olmasına karşın birçok alanı ilgilendirdiği için sıklıkla fark edilen bir patolojidir. Tedavi edilmediğinde kişiyi ve çevresini etkileyen bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilebilir.
Başlangıcı genellikle 3-4 yaşlarında olmakla birlikte, tanı çoğunlukla ilkokul yıllarında konmaktadır. Belirtilerinin 7 yaşından önce başlaması ve en az iki ortamda ortaya çıkması gerekmektedir. Dikkatsizliğin önde geldiği tip, hiperaktivite-dürtüselliğin önde geldiği tip ve bileşik tip olmak üzere üç alt tip bulunmaktadır. Farklı çalışmalarda okul çağındaki çocuklarda %3-15 sıklıkta görüldüğü bildirilmektedir. Okul öncesi dönemde bu bozukluğun kliniği ve sıklığı hakkında yapılmış çalışmaların azlığı sebebiyle bilgilerimiz yetersizdir.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar bireysel katılım gerektiren etkinlikleri sürdüremezler ve bir işi tamamlamadan diğerine geçme eğilimi ile birlikte düzensiz, denetimsiz ve aşırı hareketlidirler. Bu çocuklar sakin olmayı gerektiren durumlarda huzursuzdurlar. Uygunsuz ortamlarda koşturur, aşırı konuşur ve gürültü çıkartırlar. Sabırsız olup sıklıkla laf keserler. Oyunlarda çabuk sıkıldıkları ve kurallara uymakta zorluk yaşadıkları için arkadaşları tarafından dışlanabilirler. Oyuncakları ile uzun süre oynayamazlar, dağınıktırlar. Kendileri ile konuşulduğunda dinlemiyormuş gibi gözükürler. Unutkan ve sakardırlar. Zihinsel çaba gerektiren işlerde başarısız olurlar. Okul öncesi çocukların ebeveynleri sıklıkla çocuklarının çok hareketli, sabırsız ve inatçı olduklarından yakınabilirler. Bu özelliklerin gelişim dönemine uygun olması nedeniyle okul öncesi dönemde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı koymak oldukça güçtür. Tanı konulduğuna DEHB’nin hangi yaşta olursa olsun ilk tedavisi ilaç tedavisidir. Aile eğitimleri ve okul içinde yapılacak düzenlemeler tedaviyi desteklemektedir. Tedavi edilmediğinde aşağıda detaylı anlatılan Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu ve Davranım Bozukluğu gelişme riski vardır.
Karşıt Olma Karşı Gelme Bozukluğu;
Karşıt olma karşı gelme bozukluğu olumsuz, düşmanca ve karşı çıkma tarzındaki davranışlarla belirlidir. Bu bozukluğun ilk belirtilerinin genellikle okul öncesi dönemde ortaya çıktığı belirtilmektedir. Bu dönemde bulunan çocukların inatlaşmaları, itiraz etmeleri, ben merkezcil olmaları nedeniyle karşıt olma karşı gelme bozukluğu ile gelişimsel özellikleri ayırt etmek zor olmaktadır. Okul öncesi dönemde karşıt olma karşı gelme bozukluğu belirtileri olan çocuklar okula başladıklarında kabadayılık, karşı gelme ve kavga etme davranışları şiddetlenebilmekte ve okul sorunları, arkadaş ilişkilerinde zorluklar, ebeveynlerle çatışmalar sıklaşabilmektedir. Karşıt olma karşı gelme bozukluğunun toplumdaki sıklığının %1.7-9.9 arasında değiştiği ve ortalama %5.7 oranında görüldüğü kabul edilmektedir. Bazı araştırmacılar karşıt olma karşı gelme bozukluğunun okul öncesi dönemde hem klinik başvuruda hem de toplum örnekleminde görülen en yaygın ruhsal bozukluk olduğunu bildirmektedir. On iki yaşından küçük erkek çocuklarda kızlara göre iki kat fazla olduğu; ancak, ergenlik dönemiyle birlikte kızlarda daha sık görülmeye başladığı bildirilmektedir. Özellikle alt sosyoekonomik düzeyde daha sık rastlanmaktadır. Karşıt olma karşı gelme bozukluğunun normal gelişim sürecindeki inatlaşmadan, mental retardasyon ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğundaki karşı gelen davranışlardan ayırıcı tanısının yapılması önemlidir. Karşıt olma karşı gelme bozukluğu olan çocuklarda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve ayrılık anksiyetesi bozukluğunun sıklıkla eş tanı olarak görüldüğü ve zamanla yaygın anksiyete bozukluğu ve major depresif bozukluk gelişme riskinin yüksek olduğu bildirilmektedir. Bazı araştırmacılar erken gelişen karşıt olma karşı gelme bozukluğunun gelişimsel bir süreçte davranım bozukluğunun öncüsü olduğunu bildirirken bazı çalışmalarda da karşıt olma karşı gelme bozukluğu olan erkek çocukların önemli bir kısmında davranım bozukluğunun gelişmediği bildirilmiştir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, karşıt olma karşı gelme bozukluğu ve davranım bozukluğunun birbiriyle örtüştüğü ve ileride antisosyal davranışlara yol açabileceği bildirilmektedir.
Davranım Bozukluğu;
Davranım bozukluğu başkalarının temel haklarının ve toplumsal kuralların sürekli ve tekrarlayıcı bir biçimde saldırıya uğratılmasıdır. İnsanlara ve hayvanlara yönelik saldırgan davranışlar, kavga çıkarma, kuralların ciddi biçimde ihlal edilmesi, başkalarının eşyalarını izinsiz olarak alma, önemli yalanlar söyleme, küfürlü konuşma, uygunsuz cinsel davranışlarda bulunma, güvenliği tehdit etme gibi davranışlar davranım bozukluğunu düşündüren belirtilerdir. Çok küçük çocuklarda davranım bozukluğu tanısı koymak zor olup genellikle okula başladıktan sonra bu çocuklara tanı konulabilmektedir. Çocukluk ve ergenlik döneminde sık rastlanan bir bozukluk olan davranım bozukluğunun; 18 yaşın altındaki erkeklerde %6-16, kızlarda %2-9 oranlarında görüldüğü ve erkeklerde 4-12 kat daha fazla oranda davranım bozukluğuna rastlandığı bildirilmektedir. Bazı yazarlar erken yaşlarda başlayan davranım bozukluğunun daha ciddi ve dirençli seyrettiğini, bu çocukların daha hırçın olduklarını bildirmektedir. Yaşları 4-17 arasında değişen 440 çocuğun değerlendirildiği bir çalışmanın sonuçlarına göre erken yaşta başlayan davranım bozukluğunda saldırgan davranışların daha yaygın görüldüğü belirtilmiştir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu eşlik eden olguların daha kronik seyrettikleri, karşıt olma karşı gelme bozukluğu öyküsü olanlarda ve erken yaşta davranım bozukluğu tanısı alanlarda belirtilerin daha ağır seyrettiği, suç işleme oranlarının sadece davranım bozukluğu görülen olgulardan daha yüksek olduğu bildirilmektedir.